Kitaplar ve Hayal

Edebiyat

Kitaplar ve Hayal /İhsan Kurt

 

“Hangi dönemde olursa olsun, dünyanın neresinde olursa olsun, hayal gücünün değeri büyüktür.”

Haruki Murakami

 

Psikanalizin kurucusu Sigmund Freud kitaplar ve hayal (düş/imge) konusuna şu anlamlı açıklamayı getirir: “Düş gücünün ürünü olan edebi metinleri okumanın verdiği asıl keyif aklımızdaki gerilimlerin özgürlüğe kavuşmasından kaynaklanır…o günden sonra suçluluk duymadan, kendimizi kınamadan düş kurabiliriz.”

Edgar Allan Poe “Merak etmek bir mutluluktur; hayal kurmak bir mutluluktur” diyor. O zaman böyle bir mutluluğu kim istemez ki de diyebiliriz. Hayal, zihinde tasarlanan, canlandırılan, özlenen, yaşanması istenen düşünce ve her insanın kendinden doğan gerçeği olarak tanımlanır. Bu tanımda geçen sözcükler farklı bakış açılarını da anlatır. Hayal, aynı zamanda kavramlar zenginliğini de içinde taşır. Türkçede imge de denir. Hayal dünyasına ise imgelem adı verilir. Eskiden hayal edilen şey muhayyel, hayal etme eylemi tahayyül diye ifade edilirmiş. Hayal gücüne ise muhayyile de deniyor. Elbette “düş”, “imge”, “imgelem”i de kullanabiliriz. Fakat bu yazıda daha çok kullanıldığını düşündüğüm, hayal kelimesini kullanacağım.

İnsanın ileriye yönelik amaçları da bir bakıma hayallerinin içinde yer alır. Şunu olmayı, şöyle böyle yapmayı, şunlara bunlara sahip olacağını vs. istemesi öncelikle hayaldir. Daha sonra bunlar gerçek olur veya olmaz. Ben hayali biraz da insanın kısa ve uzun vadeli amaçları gibi düşünürüm. Eğer insan hayallerine ulaşma yolunda gerçekçi çabalar peşinde ise neden buna o kişinin amaçları demeyelim ki? Mesela benim hatırlayabildiğim ilk çocukluk hayallerimden biri bir kitaplığımın olmasını istemekti. Bunun için ders kitaplarımın dışında almış olduğum bazı halk hikayelerinin, cenklerin olduğu kitapları raflara dizerek karşısına geçip seyretmek olmuştur. Okul çantam lokum sandığından yapılmıştı. Ben de bu sandığın daha büyüğünü hayal ettim ve bir gün buna kavuştum. Evin bir köşesine dikine koyduğum sandığın tam ortasına ince bir tahta yerleştirdim. İki raflı ilk kitaplığım böyle oluştu. Bunun karşısına geçip rafa yerleştirdiğim üç beş kitabı seyretmek, sonra bunların çoğaldığını, daha büyük raflara dizildiğini hayal etmek benim en güzel zamanlarım olurdu.

İşte bunun için kitaplar ve hayal deyince benim ilk aklıma gelen hayal etmeyi hayal ettirmek geliyor. Hayalin yanında hayal ettiren, hayale sebep olan bunun için önem kazanıyor. Kitap ve hayal ilişkisi hakkında elbette birçok şey söylenebilir yazılabilir.

Herhalde herhangi bir insan bile hiçbir şeyden söz etmeyi başaramasa da “hayal” deyince akan sular durur. Çünkü dağdaki çobanından kentteki işçisine, kasabadaki öğretmeninden akademisyenine hemen herkesin hayalleri vardır.   Hayalsiz insan ne kadar insandır? Böyle bir insandan bahsetmek mümkün mü? Hiç kitap okumamış insanın da hayalleri vardır. Hayatında hiç kitap okumamış insanlarla kitap okuyan insanları hayallerinin zenginliği, hayallerinin gücü, farklılığı bakımından karşılaştırmayı ortaya koyan bir araştırma yapılsa acaba ne gibi sonuçlar çıkardı? Belki bundan sonra kitapla hayal etme daha bir anlamlı olarak ele alınabilir.

  Yine söylüyorum “hayal” deyip geçmeyiniz. Belki aklımızın ucundan geçme ihtimali olmayan Aristo, İbni Rüşd, İbni Sina, Farabi gibi filozoflar bile “hayal” üzerinde durmuşlar, çeşitli düşüncelerini ifade etmişlerdir. Bir deneme yazısı içerisinde elbette bu görüşler üzerinde durmayacağım. Daha çok “hayal”in bende “kitapla” birlikte çağrıştırdıklarını, düşündüklerimi yazacağım.

Hayal kelimesinin kendisinden türetilen diğer kelimeleri de kapsayan kavramlar “hayal”in zenginliğini de işaret eder. Hayal deyince, yaratıcılık, ilham kaynağı, can sıkıntısı, acıların zayıflatılması, hayal gücü, anlatım gücü, keşfetme gücü, farklılık, algı, tasvir, ilham kaynağı gibi kavramlar içi dolu anlamlarıyla düşüncelerime hücum ediyor. “Hayal”i bunlarsız düşünemediğimde de kitapları hatırlamamam mümkün değil. Çünkü iyi biliyorum ki kitapları okudukça bu işaret ettiğim kavramların bende daha zengin anlamlar kazandırdığını biliyorum. İşte bunun için kitaplarla hayali yanyana getiriyorum ya…

Şair boşuna “İnsan, âlemde hayâl ettiği müddetçe yaşar” dememiştir. Bu kelimenin felsefi, psikolojik anlamları, çağrıştırdıkları bir yana Kitap ve Hayal ilişkisi, iletişimi, önemi bizi doğrudan ilgilendirmektedir.

Bir başka şair “Hayır, hayal ile yoktur benim alışverişim…” dese de onun da hayalleri olmuştur. Hayallerini birçok mısraında dile getirmiştir. Çünkü hayalsiz şiir iddiası biraz da havasız, susuz yaşama iddiası gibi zayıf kalır.

Kitapların anlatım gücü ile okuyucunun hayal gücü birleştiğinde bazen keşfetme ve fikri üretim ortaya çıkar. Yani, kitapların hayal ettirirken fikirler doğurtma gücünden de bahsedilir. Bundan sonra yaratıcılığın doğuşu arkasından gelir.Sadece kitap okuyarak yaratıcılık gelişir denemez lakin kitap okumanın yaratıcılığı geliştirdiğine örnekler verilebilir. Mesela Jules Verne “Denizler Altında Yirmi Bin Fersah”, “Ay’a Seyahat” kitaplarını yazdığında ne denizaltıları ne de uzaya gönderilen uydulardan, araçlardan kimse söz etmiyordu. Kitaplarla gelen hayallerin bazen böyle bilimsel gelişmelere ip uçları verdiği de söylenebilir. Bu durum tam da hayal tanımlarından birine uygun olarak hayalin dış dünyada var edilmesidir.

Hayal deyip geçmemeli, hayal küçümsenmemelidir. Hayalcilik bir suçlama unsuru haline getirildiği zaman önce o insan, sonra bir toplum zaman içerisinde neler kaybeder, neler kazanır çok iyi mütalaa edilmeli, buna göre düşünce üretilmelidir.

Hayal, zihinsel resim çizmekse kitaplar hayal gücünü zenginleştirerek bu resimlerin zihinde canlanmasını sağlar. Hayal gücünün daha da güçlenmesine yollar açar.

Özellikle edebiyat eserlerinden öykü, roman, şiir türünde okunan kitaplarda yapılan tasvirler okuyucuya neyi, nasıl görmesi, hayalinde canlandırması için verilen talimatlar gibidir. Hayalimizde neleri, nasıl görmemiz gerektiği okunanlardan çıkarılabilir.

Okuyucu okumuş olduğu kitaptan etkilenme derecesine göre zihninde ürettiği hayalleri de o derece farklılık gösterir. Onun için her insan aynı kitabı okusa bile hayallerin gücü de farklı olur. Hatta aynı şeyleri hayal etmelerinden bile aynı derecede güçlü hayaller oluşmaz. Bazılarında güçlü olarak, gerçeğe yakın olarak öne çıkan hayaller bazı insanlarda sönük olabilir.

Algı alana, saygı sayana göredir diye bir sözüm vardır. Eğer hayal etmek algının taklidi olarak düşünülürse hayal etmenin başarısı ya da gücü taklidin aslına benzerliği ile tanımlanır. Buradan da anlaşılacağı gibi algılama farklılığı insanlarda okunan kitabın etki derecelerini de belirlemiş olur. Gerçeğe yakın, gerçekten uzak veya sönük tasvirler okuyucunun hayal gücünde de benzer derecede etkili olur.

Bir kitap okuyucusunda kitap bilinçte ne kadar nesne ve olayları canlandırıyor, imaj oluşturuyorsa o oranda hayalleri zenginleştirir. Kitaplardaki tasvirler anlatımın gücü (zayıflığı da olabilir) vasıtasıyla insanları algılama, algıladıklarını bir canlılığa ulaştırarak hayal ettirmeyi de hedefler. Aslında yazarın hayal ettirme gibi bir kaygısının olduğu pek söylenemez. Okuyanın okuduklarını nasıl algıladığı ve hayal ettiği önemlidir.

Kitaplar okuyucuların hayal etme özgürlüklerini yönlendirir mi? Aslında canlı imge oluşturmayı sağlar. Benim tanımıma göre algı duyular yoluyla alınanın zihinde sınıflama, sıralama ve anlam kazandırılması olduğuna göre bir kitaptaki tasvir de insanlarda değişik hayallere yol açar. Yani yazar ne kadar canlı imge oluşturmaya çalışırsa çalışsın her okurun algılamasında, dolayısıyla hayallerinde de farklılık olacaktır. Burada ihtiyaçlar, istekler de devreye girer. Aç tavuk nasıl ki kendini darı ambarında görmeyi arzularsa okuyucu da eğer arzuladığı şeyi o tasvirlerde görür veya bulduğunu sanırsa hayallerini buradan çıkarmaya çalışır.

Bazılarının dediği ve yazdığı gibi hayaller sadece geleceğe ilişkin değil ana ilişkin de olabilir. Mesela kitap okuyan birisi o an anlatılan olayı veya mekânı, bir durumu zihninde canlandırabilir. Kendi içindeki gerçekle okuduklarını uyumlu duruma getirir. Korkar, üzülür, ağlar veya mutlu olur. Hayal çok güçlüyse bu durum insanın duyularını etkiler, mesela acı bir olayı hayal ettiği için gözlerinden yaşlar boşanır.

Nasıl ki okuma alışkanlığı, anlama ve kavrama yetisi, her bireyde farklılık gösterirse hayal etme gücü de bu sebeplerden dolayı farklılaşır. Kitap, insanların hayal gücünün okudukça genişlemesine, alışkanlık kazanmasına, hayale yüklediği canlılığın artmasına yardımcı olur. Çünkü kitap okumak bireyde muazzam bir hayal inşası denebilecek dikkati ve çabayı gerektirir. Hayal etmede dikkat ve çabaların dereceleri hayal edilen nesneyi veya olayların canlı veya silik olmasına da yol açar.

Kitap bazı okuyucuların yaşamış olduğu acıları, sıkıntıları hayaller ile bastırabilir, bazen de söndürebilir. İnsan bir rahatlık hissedebilir. Zaten biraz da bunun için “hayal deyip geçmemeli” ifadesini bilerek ve sıkça tekrarlıyorum ya…

 

 

 

 

 

Yeni yorum ekle

Düz metin

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.